ELEŞTİR BENİ BOYA BENİ

Eleştirilmek istiyorum sevgili Evrekka okuyucuları.

Ben olsam acımam…

Yaz sonrası, güz dönemi, kış önü, yani geldik son çeyreğe. Sistemin tüm çarkları, kendi muhasebelerini bu dönemde yaparlar biliyorsunuz. Ne halt yediler, seneye ne halt yiyecekler, nasıl kıvıracaklar onu düşünürler…

website-home-page-critique-550x322

Bendenizde genelde bu dönemlerde bir gün ayırıp kendimle başbaşa kalmaya çalışırım. Otururum, iki buz atar, artıları eksileri bir tarafa koyar, sessizce bakarım, tahtırevalli ne tarafa eğilecek diye….

O gün bugün işte sevgili Evrekka lılar 🙂 ..

Şimdi sizlere bunların ışığında kendi adıma gözlem, sokulan laflar, ortadan kaybolmalar gibi ana girdilerin eşliğinde yapabildiğim “HATALARIM ve BEN” adlı son eserimi tüm açık yüreklilikle paylaşacağım. Tek, tek madde madde ben nerede yanlış yapıyorum ulan diyerekten. Hadi gelin beraber bir üstünde geçelim 🙂

  • Ukala bir insanmısın sen.

Durum:  Genellikle aslan burcusun ukalasın üzerine şekillendirilen bir olgu. Bildiklerimi iddaa ederek paylaşıyorum. Sonrasında alınan bildirimler içerisinde hatalı olanlar da olsa sanırım susmam lazım, tekrar bakmam, yol göstermemem, öğrenmelirini beklemem lazım.

Aksiyon: Evrekka da ne biliyosan post mesaj şeklinde paylaş, yazarak haykır, gerisine karışma kafan rahat olsun.

  • Direk bir adamsın, açık sözlüsün.

Durum: Zaman çok hızlı bu yüzden, yaptığım, yapılmış hataların başkaları tarafından tekrarlanmasını  istemiyorum, yapmamaları için yalvarıyorum kırıcı bir şekilde.

Aksiyon: Ne gerek var . Su aksın yolunu bulsun stratejisi uygula. Elalemin derdi 🙂

  • Takıyormusun yoksa bize mi öyle geliyor, değiştirmeye çalışıyorsun sanki, acımasız olup atar yapabiliyorsun.

Aksiyon belli, yerde yatan birine yardım etmeyi bırak ambulans gelsin arkadaş stratejisi. Yapacak bir şey yok 🙂

  • Serzenişte bulunuyorsun bazen.

Sanırım her yazı sonunda bir nevi çaktırmadan laf sokma serzenişte bulunma var :). Gerek yok halbuki ne gerek var ya, zaman kaybı..

Ahaaaa EVREKAAAA !!!.

Bu proses her yönüyle eksik değil mi, ne diyorsunuz ?  . Kambersiz düğün, Leylasız Mecnun, fıstıksız baklava, karşılıksız aşk olur mu sizce ? ..

eleştiri.

Aslında, olay beni benden iyi mi bileceksiniz olayı değil. Bilhakis, beni benden farklı görenlerin düşünceleri eksik hayat yazılımımda. Revizyonu yaptıracak geri bildirimler lazım. Yakın çevrem,doğal olarak yaptıkları gibi aynı eleştirileri yapıyorlar. Bende 3 lü defans yapıp, tek forvet ile gol arayarak onları üzüyorum. Artık bu modeli değiştirmem lazım değil mi ?

Aslında bu hayatta herkes eleştriye aç, ve açık bence. Eleştirildiğinde tahammülsüz görünülmesinin tek nedeni eleştiriyi yapanın ardından doğru yolu göstermemesi. E yani, bravo 10 tam puan, hata yakalanmıştır ama çözüm sürecini yönlendirecek anayasa değişikliğinin nasıl yapılacağı koca bir boşluktur. Bu hatalar hep soğuk yenecek intikam için saklanır. Derya olan derde ilacın nasıl sürüleceği, yılda, günde yada ayda kaç defa uygulanacağı belirtilmez.  Suratlar zaten bu yüzden asılmaz mı sürekli 🙂

Gelin bu noktada en azından bana yardım edin siz fevalı arkadaşlarım, beni tanıyan insanlar, değerli takipçiler.

http://elestirbeni.com/evrenguner495

Hadi bir el atın, tıklayın bu linke, yazın yüzüme direk söyleyemediklerinizi. Yazın elinizi korkak alıştırmadan. Anonim olarak kalıcaksınız merak etmeyin, herhangi bir paralellik yok 🙂 . Kendimi analiz etmeme yardım edin. Aynalarınızdan bakmamı sağlayın hayata. Her konuda yazın, iş olur, aşk, hobi olur, her şey olur. Tek isteğim sadece neden davrandığımı anlamaya çalışarak yazmanız.

ostrich

Gelin beraber yapalım “Evren v2015″ i .

Bu sürüm biraz daha iyi olsun, ben iyi çocuk olup aferin alayım.

Hayat bana da güzel olsun sizlere olduğu gibi 🙂

 

Sevgilerimle

Evren

12.10.2014 @Kozyatağı

ARKA-DEŞ

Ortaçağ doktrinine göre, zihinsel ve fizyolojik durumlar dört ayrı ruh halinin yönetimindeymiş: ümitlilik, asabiyet, duygusuzluk hali, ve melankoli. Melankoliyi kendini tecrit etme, depresyon ve delilikle ilişkilendirmişler ilk başlarda. Ancak yeni platoncu akımdan, rönesans döneminin hümanist filozoflarından rahip Marsilio Ficino melankolik ruh halinin, entellektüel yaratıcılık ve maneviyat hissinin oluşması için önemli olduğunu iddaa etmiş, melankoliyi düşünür ve sanatçıların çalışmak ve sanatsal uğraş vermek adına ihtiyaç duyduğu yanlızlıkla ilişkilendirmiş.

Benim sayın papazı anlamam, yüzlerce sene sonra Evrekka için yazmaya oturduğum zamanlarda bu tarz melankolik ortamlarda daha rahat ve akıcı yazarken kendimi bulmamla son buldu sayın okurlar 🙂 . Yazılarımı yazarken etrafımda oluşturduğum (müzik, atmosfer) yapının yazının kalitesini ve içeriğini, benim konsantrasyonumu ve zihnimi gerçekten etkilediğini farkettim gün be gün. O yüzden bu akşam,Evrekka ya, bazen eğlenceli, bazen sakin, bazen huzurlu geçen koca bir yaz mevisimin ardından 2014-2015 güz sezonunun ilk yazısını yazmak için oturduğumda, dışarda kopan fırtınaların, serinleyen havanın, buna sponsor olan ince battaniyenin etkisinde kendimi yazarken bulmam, farkında olmadan sayın papazın teorisini doğruladığım anlamına geliyor gördüğünüz gibi 🙂 .  O yüzden burdan kendisine üç kuluvallah bir elam okuyarak 🙂  saygılarımı gönderiyorum ve bu melankolik atmosferde yazının konusu olan ARKADAŞ lığa hızlıca geçiyorum.

Arkadaşlık hakkında uzun zamandır yazmayı düşünüyordum aslında da kısmet bu güneymiş. Tarihçesi konusunda biraz araştırma yaparken, teoride arkadaşlığın formlarının belli karaketiristikler üzerine kurulduğunu öğrendim. Bunlar; sempati, empati, dürüstülük, başkalarını düşünme, karşılıklı anlaşma, birinin eşliğinden mutlu olma, kendin olma yeteneği, başkalarının duygularını ifade edebilme ve birinin eleştirmesinden korkmadan hata yapma özgürlüğü. Bu noktada aniden kalakaldım ve durdum. Sizce şu anki arkadaşlıklar bu karaketiristiklerin kaçını içerisinde barındıyor acaba ?

Arkadaslik-Bazen-Bir-Cicegin-Buyudugu-Kadar-Uzun-Bazende-Kisadir--Ama-Onemli-Olan-Yenisini-Bulmak-Arkadaşlığın oluşması ve olgunlaşması uzun bir süreç. Bu süreç sizin algılarınız ve bilinçaltı eleklerinden geçerek bir filtrelemeye maruz kalıyor, yıllar içerisinde de farklılaşıp elemeyi tamamlayrak çevrenizde kalan küçük grubu oluşturuyor bana göre. Bunu etkileyen bir çok dışsal faktör var, bunlardan en önemlisi coğrafi konumunuz. Eğer çok uzun zamandır aynı lokasyonda hayatınızı devam ettiriyorsanız bu süreci daha erken tamamlıyorsunuz. Fakat mobilite sizin hayatınızın parçası ise değişen koşullarda bu filtremelemeye maruz kalan kişi sayısı değişiyor ve siz farkında olmadan onlarca dönemsel arkadaş grubundan geçiyorsunuz. Okul ve çalışma hayatınız boyunca onlarcası takılıyor bu eleklere ve tutunabilen çok az kişi kalıyor.

Penguen Cocuk 032Değişen dünya, tabiki bu filtreleme koşullarını değiştirdi. Aslında basitleştirdi ve tek bir karakteristiğe indirdi, özellikle olgunlaşmasını tamamlamamış bünyelerde. Ne mi bu tabi ki “ÇIKAR”.  Artık arkadaş grupları bir nevi çıkar amaçlı suç örgütleri gibi. Farkında olmadan kişisel çıkarlar üzerine inşa ediliyor sanki tüm dostluklar. Mutlaka size bir yararı olacak kişiler seçiliyor. Çok daha fazla insan doğal olarak hayatlara giriyor ve bu kadar fazla sayı, kendi değer sisteminde anında bilinçaltında ki çıkar algoritmalarına göre eleniveriyor. Bu kişilerle daha fazla bir araya geliyorsunuz ve onları arıyorsunuz sürekli. Burda tabi ki genelleme yapmıyorum, fakat özellikle yok olmakta olan canlı türlerinde olan, kendinize yakın bir iki harbi dostunuzu çıkarın geri kalan arkadaşlıklarınızda mutlaka bir çıkar noktası bulacaksınız ince düşünürseniz. İlaveten, eğer ne istediğini bilmeyen, dengesiz bir kişiliğe de sahipse bazı zatı muhteremler, bir filtre daha ekleniyor buna, o da “kıskançlık”, kaşılaştırma zihniyeti yani. Bu da nice iyi arkadaşlıkların katline sebebiyet veriyor.

Yazıyı okuyan ve beni tanıyan okurlarımın çoğu tabi ki hemen saldırma moduna geçebilirler bu nokta da, çuvaldızı kendine batırdınmı diye 🙂 . Tabiki kendimi sürekli gözden geçiriyorum, sürekli etrafımdan geri bildirim almaya çalışıyorum. Bazen hatalara düşüyorum mutlaka, ama bildiğim bir şey var hiç bir zaman çıkar amaçlı arkadaşlıklar kurmadığım, hiç bir zaman kötü bir niyet beslemediğim. Bazen istem dışı haraketlerde bulunmuş olabilirim, etle kemiğiz sonuçta. Kendimde hatalı bulduğum yönüm sanırım ihmalkarlığım. Bazen arkadaşlarımı yoğunluk ve farklı lokasyon bahanesine sığınıp ihmal ediyorum. Buna bir şekilde çözüm bulacağım hele. Hayatıma yeni giren kişiler olduğunda da onlar ile bir şekilde vakit geçirmek istediğimi belirtiyor ya da onlara hissettiriyorum, deniyorum yani. Sonrası onlara kalıyor, eğer isterlerse paylaşım modumuz devam ediyor, istemezler ise zaten yapacak bir şeyim yok. Çok nadir olsa da çok yakınlarımdan ummadık darbeler de yiyebiliyorum. Sanırım bu da benim dünyamın doğal seleksiyonu 🙂 .

friendship

Arkadaşlıklar önemli sayın dostlar. Onlar bir nevi sizin koçunuz, mentorünüz, psikoloğunuz. İşletme körlüğüne kapılarak sürekli sınırlı sorumlu arkadaşlarınızı dinlerseniz sürekli sıkıştığınızı hissedebilirsiniz, bu yüzden yeni arkadaşlıklar kurmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Son zamanlarda sağlıklı ilişkilerin çoğunun iyi arkadaş olabilen insanlar arasında yaşandığını söyleyen araştırmalar var. O yüzden arkadaş olmayı becerebilirseniz sanırım iyi bir sevgili ve eş olmayıda beceriyorsunuz, bunu da aklınzıda bulundurun bence. Arkadaşlıklarınızı kolayca harcamayıp, ARKA-DEŞ likler yaratmayın. Deşmeyin, deştirmeyin, sağlıcakla ve huzur içinde kalın 🙂

Bir bahar akşamı yazdım size…

27.09.2014 @Kozyatağı

Evren

* Fotolar her zamanki gibi anonim, thanks to internet 🙂