4 MEKAN 4 DALIŞ – 1

Bu blog sizlerin sayesinde devam edecek hayatına derken bir şey biliyordumda söylüyordum.

Tek yapmam gerekenin sizlerdeki gizli cevheri ortaya çıkarmak ve menajerlik yetkinizi bana vermenizi sağlamaktı o kadar  🙂

Ve o yeteneklerden biri şimdi karşınızda “Memoryeater”.

Tutkusunu hobiye çevirmesinin sıcak hikayesini okurken mükemmel lokasyonlar arasında seyahat edeceksiniz ve serinin devamını iple çekeceksiniz 🙂

Evrekka çok sıcak koca bir yazın ardından tekrar sizlerle….

 

1-     OPEN WATER, KOH TAO – TAYLAND

En klişe tabir ile yeryüzündeki cennet sıfatını hak eden Tayland’ın minik adasi Koh Tao’ya ulaşıyoruz….

Bi taksiye atlayıp “hadi bizi merkeze götür!” derken, Amerikan filmi izleyerek büyüyen bir nesil oldugumuzu o an başarıyla gösteriyoruz. Nerde kalınır diye bakınırken en hesaplısından ve en güzelinden bir dalış okulunda buluyoruz kendimizi. Asya kültürünün vazgeçilmezi pazarlık bizi ele geçiriyor ve 4 gece kalış, bir de dalış kursu paketi alıyoruz.. Yol arkadaşım zaten dalgıçmış; 5 senedir nadasta, geri dönüşü olacağını bu toprağın hesaplamamış..  Cahil insan cesur olur derler.. Yalan!!! Cahil insan saf olur. Tüm saflığımla, iyi niyetimle “hadi” diyorum tam bana göre bu iş! Kurs devam ettikçe anlıyorum ki bu aslında baya tehlikeli olabilecek bi iş.. Başlıyor ayaklarım sahile doğru çekmeye.. Bir de tüm gün ders, sınav stresi, akşamları alkol olmaması, “aman çok su için, hava sıcak’ nidaları falan derken darlanıyorum. Ta ki suya girene kadar..

Maskeni temizlemeyi bilmek çok kritik- üsteliyorlar bir daha yap diye.. Biraz burnuma su kaçıyor falan ama çaktırmıyorum; yapışırım ben o maskeye, kımıldayamaz ki.. Antreman yaptığımız havuzda su da tuzlu değil zaten rol yapması kolay oluyor.. Nihayet ilk dalış için sabahın ilk ışıklarıyla teknelerdeyiz.. “Atla” diyorlar tekneden tüm haşmetinle! Benim yükseklik korkum var o.. Atlayamıyorum.. Aslında yükseklik korkusu da değil, kendini yüksekten boşluğa bırakma- yani kontrolü elden bırakma korkusu var bende.. o zaman anlıyorum ki cesaret korkmamak degil.. korkarak üstüne gitmek.. üstelemiyorum tüm gözler üstümde hiç gurur yapmadan iniyorum merdivenleri ayağımda paletlerle.. İçimden hep “bu iş burda bitmedi küçük tekne” diyorum :”yine gelicem!” bi dalayım, seversem, değerse bu eziyete, görüşüceğiz!

Su altı anında büyülüyor tabi insanı.. Dijiturk ekranına bakmak gibi değilmis olay.. O balıklar en renklisinden, o su kaplumbağaları en büyüğünden çarpıyor seni..derken kanallarda bi sorun mu var? çekmiyor muyum su altında? hocam yanıma geliyor, maskemi işaret ediyor, “temizle!” itinayla kafamı iki yana sallıyorum- kaybedecek bir şeyim yok: gururumu merdivenlerde bıraktım öyle geldim ben! iki dakka yukarı çıkamıyorsun ki temizle, cifle in! 10 metre aşağıdasın ilk dalışın,  ya çakılıyorum, ya hop yukarı çıkıyorum- ciğerlerim bu seyahatten elemli.. İşi bilenle yapmanın en iyi yanı yine kendini göstriyor ve 10 kişilik acemi dalış ekibim dengesini zor koruyup bana bakarken  ben maskemi temizlemeyi öğreniyorum tekrar.. o su tuzlu degildi ya- intikam soğuk yenilen bir yemek, tuzlu içilen bir sudur.. burun kanallarımda açılmayan hücre kalmıyor- efsane doğruysa ömür boyu grip olmamayı garantiliyorum.   Dalış dediğin hadise 45 dakka deniz kızı değilsen.. ben 15 dakikasını temizlikle geçiriyorum- derslerde bira içip eğlendigimiz ekip arkadaşlarımın favori tatil arkadaşı olma sansımı orda boğup çıkıyorum tekneye.. herkes ne gördüğünü anlatıyor birbirine, iki arkadaş yanıma geliyor sonra: Ne oldu niye atlamadın? Ayağın mı burkuldu? o paletlerle nasıl indin, biz vazgeçersin sanmıştık çok taktir ettik seni! Bir başkası geçerken laf atıyor elindeki çikolatayı uzatarak: Masken mi gevşekti- çok kötü oldu baya kaçırdın eğlenceyi! Al çikolata ye moralin yerine gelsin, yarınki dalışta alırsın intikamını! birden fark ediyorum herkes kendi benzer sorunlarla nasıl baş eder onu hesaplamış, kimsenin ilk dalış katili olmamışım, sandığım kadar kötü değil durum..rahatlıyorum… ben maskeme odaklanmak yerine varsayımlara odaklanarak temizliği uzatmıştım aslında.. ertelemek günü kurtarmak yok bundan sonra, kurtulmuyor nitekim; o gün bir başka günden alacaklı kalıyor bir kez daha anlıyorum…. Ben ve burnum o suda tekrar maske temizlemek ve tuzlu suda kat be kat yakın ve büyük görünen o canlıları daha yakinen tanımak istiyoruz… Kaptanın yanına gidiyorum bir hızla: “Yarınki tekne yine bu kadar büyük mü olacak?”

Memoryeater

Twitter: https://twitter.com/Memoryeater

30 Ağustos 2014 , İstanbul

IMG_3381

 

 

 

 

 

 

 

* Bu sayfada görüntülenen fotoğrafların ve ilgili yazının tüm hakları saklıdır. İzinsiz olarak kullanmayınız ve paylaşmayınız”